PRAGMATİZM:: :: FAYDACILIK
“ Doğru ve yanlışın ölçüsü en çok sayıda insanın en yüksek mutluluğudur."
Jeremy Bentham
Bir şeyin iyi ya da kötü olmasının ölçüsü sadece fayda olabilir mi?
Bir eylemin doğru ya da yanlış olmasının ölçüsü sadece sağladığı yarar olabilir mi?
Bir davranışın ahlaki ya da gayri-ahlaki olmasının ölçüsü sağladığı yarar olabilir mi?
O zaman şöyle mi diyeceğiz:
Haz (zevk) iyidir; acı (üzüntü) kötüdür… Mutlu olmak istiyorsan seni üzen olaylardan ve eylemlerden kaç ve haz peşinde koş!...
Nimetler varsa orada bulun ; zahmetler ve külfetler var ise oradan kaç!
Hayat kısa! Hayat üzülmeye değmez!
Bir daha mı geleceğim bu dünyaya!
Böyle mi diyeceğiz!..
Davranışlarımız ve eylemlerimiz için bu faydacılık ya da yararcılığı temel ilke olarak kabul edebilir miyiz?
***
Buraya kadar özetlediğimiz düşünce felsefede Faydacılık (utilitarianism) ve Pragmatizm olarak adlandırılır. Jeremy Bentham, James Mill ve John Stuart Mill faydacı felsefenin önce gelen savunucuları olarak adlandırılır…
Faydacılıkta “yükümlülük insanın kendi çıkarıyla uyumlu olabilir, yeter ki en fazla sayıda insan için en büyük mutluluğa yol açsın.” düşüncesi hakimdir…
Pragmatizm de faydacılık benzeri bir felsefedir. Pragmatizm bir düşüncenin ya da eylemin doğruluğunun ya da geçerliliğinin o düşüncenin ya da eylemin pratik sonucu ile ölçülebileceğini savunur. Eğer işlem ya da eylem “pratik”, “uygulanabilir” ve sonuç itibariyle “başarılı” ise doğrudur. Pragmatizmde doğruluk ve insan eylemlerinin sonuçları, sağladığı başarı ve yararlarla değerlendirilir. Pragmatizm düşüncesinin öncüleri William James ve John Dewey’dir.
***
faydacılığa eleştiri::
Bentham ahlakı mı yoksa Kant Ahlakı mı?
Ahlak, "nasıl mutlu olacağımızın değil mutluluğa nasıl layık olacağımızın bir doktrinidir" der Kant... Bentham ise "en yüksek sayıda insana en yüksek yarar sağlayacak davranış ve eylemlerin ahlaki olduğunu" savunur ve insanın mutlu olabilmesi için acı ve üzüntülerden uzak kaçmasını ve haz ve zevklerine yoğunlaşmasını savunur...
1.Eğer Jeremy Bentham'ın ifade ettiği faydacılık felsefesini esas alır ve benimsersek o zaman demokrasilerde “en az sayıda kalan” azınlık gruplarının haklarını ve özgürlüklerini ihlal etme tehlikesi ortaya çıkmış olur.
2.Günümüzde temsili demokrasilerde hakim olan “çoğunlukçuluk” ( majoritarianism)
faydacı felsefenin bir yansımasıdır ve bu yaklaşım uygulamada “çoğunluk
hakimiyeti”ne ve hatta “çoğunluk despotizmi”ne yol açar.
3.Bir davranış ya da eylemin iyi (doğru) ya da kötü (yanlış) olduğunu en yüksek
sayıda insana sağladığı yarar ilkesinden hareket ederek belirlemek bizi toplumda
ahlaki çatışmalara sürükler... Evrensel ahlak ilkeleri çoğunluğun değil,
herkesin (mutabakatın) yararınadır.
4.Faydacılık felsefesi, toplumda bencilliği ve hazcılığı yaygınlaştırır.
5.Faydacılık felsefesi, kinikizm ve kirene ahlakına kaynak teşkil eder ve
toplumda “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”, “gölge etme başka ihsan
istemem” türünden zihniyeti yaygınlaştırabilir.
***
Kimse hüzün peşinde koşmaz ve elbette koşmamalıdır…
Ama insan kalbindeki merhamet ve vicdan duygularını da büsbütün hüzüne kapatmamalıdır.. Hüzün içimizde biraz da olsa var olmalıdır…
Acı ile haz ; zevk ile hüzün arasında bir denge kurmayan beden ve zihin sağlıklı olamaz…
Denge….
Denklik değil… Denge…
Tek başına hüzün belki mutsuzluktur ama tek başına haz mutluluk getirmez…
Cibi condimentum est fames
Açlık her yemeğin baharatıdır.Marcus Tullius Cicero
"A sersemce gülen, gülmenin tadını tattın,
bir de ağlamanın tadını tat; çünkü ağlamak, şeker madenidir."
Mevlana
"Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.
Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir."
Mevlana