Can Aktan'la  FAS'a Yolculuk  

Çamurdan evleri, kasbah'ları, medina'ları, souk'ları ve inanılmaz güzel sahra çölü ile Fas büyüleyici...

Kasbah, genellikle sehirlerin ana giris kapisina yapılan ve askeri amaçlı kullanılan veya şehrin ileri gelenlerinin oturdugu topraktan ilginç yapılardır. Medina  ise eski şehir anlamındadır. Souk ise çarşı demek...  Tüm sehirlerde medina – eski sehir içerisinde marangoz, tekstil, dericiler vb.gibi çarşılar bulunuyor.

Fas'da öğlen saatlerine doğru Kazablanka'ya vardık.. Maalesef akıllarımızda yer etmiş o ünlü Kazablanka filmi dolayısıyla ayrı bir dünyaya geleceğimizi düşünüyoruz... Öyle olmuyor.. Kazablanka sıradan... Yoğun trafik ve apartmanlarla dolu bir şehir... Dünyanın en büyük camiisi olarak bilinen Hasan II camii'ni ziyaret ediyoruz... Gerçekten güzel...

  Kazablanka'da fazla vakit kaybetmeden hemen uçakla  Ouarzazate’a hareket ediyoruz. Bu olağanüstü kasaba  Aid Ben Haddou Kasabasi ve Glaoui evi ile meşhur. Benhur, Arabistanli Lawrence, Gladyatör, Büyük Iskender gibi filmlere mekân görevi görmüs bu kasaba ve çevreyi tanıma firsatı buluyoruz ve daha sonra Zagora ve M'hamid yoluyla çöle gidiyoruz. 4X4 Jeep'imizle 3 saat çölde seyahat ettikten sonra gerçek bir "nomadic" yaşama varıyoruz.. Geceyi, yıldızlara bakarak çölde geçiriyoruz.. Asla unutulmayacak hatıralar... Ve daha sonra tekrar Zagora dönüyoruz ve oradan da muhteşem Atlas sıra dağlarını takip ederek Marekeş'e geliyoruz.. Yüksek-Atlas daglarının arasından geçerek. 2400 metrede Afrika’nin en yüksek tepelerinden birisi Tichka yı görüyoruz. .Marakes'te, Koutoubia Camii, Fas işi mozaik ve ahsap süslemelerle bezeli Bahia Sarayi, Saadian Türbeleri ve zeytin agaçlarıyla çevrili Menara Bahçeleri görülecek yerler arasında... 
 

DEVLETİN ADI: Fas Krallığı
BAŞŞEHRİ: Rabat
NÜFUSU: 26.250.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 458.730 km2
RESMİ DİLİ: Arapça
DİNİ: İslamiyet
PARA BİRİMİ: Dirhem

Kuzeybatı Afrika’da, doğu ve güneyinde Cezayir, güneyde İspanya Batı Afrikası, kuzeyde Akdeniz, batıda ise Atlas Okyanusu ile çevrili, krallıkla yönetilen bir ülke.
 


Tarihi

Yapılan araştırmalar, çok eski çağlardan beri Fas’ta insanların yaşadığını göstermiştir. Mağaralarda ve arkeolojik kazılarda bulunan çeşitli eşya ve taşlar üzerine çizilmiş olan resimler, bu iddianın delilleridir. M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Berberiler ülkeye gelerek yerleşmişlerdir. Daha sonraları M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren de Akdeniz’in denizci ve deniz ticaretinin önde gelenlerinden Fenikeliler, Fas’a gelerek burada ticari koloniler kurmuşlardır. İlerleyen tarih çağlarında gelişen devletlerden Kartacalılar Fenikelileri, Romalılar ise Kartacalıları yapılan savaşlar sonucunda yenerek, ülkeye hakim olmuşlardır.

Miladın ilk yüzyılındaİspanya’dan gelen Vandallar zayıflayan Romalıları yenerek ülke üzerinde yeni bir hakimiyet tesis etmişlerdi. Yedinci yüzyıldan itibaren İslamiyeti bütün dünyaya yaymaya çalışan Müslüman Araplar, o zamanın şartlarında sadece cihad, yani Allahü tealanın dinini yaymak için geldikleri bu ülkede İslamiyeti yaymışlar ve bu ülkeye yerleşmişlerdir. Müslümanlar burada da kalmayıp İspanya’ya geçmişlerdir. Sekizinci yüzyılda Fas’ta ilk Müslüman hükümdar hanedanlığı Sultan Birinci İdris tarafından kuruldu. Daha sonra başa geçen Sultan İkinci İdris Fes şehrini kurdurarak, burasının önemli bir İslam kültür merkezi haline gelmesini temin etti. Burada ilk İslam üniversitesi olan Keyruvan Üniversitesi kuruldu. On birinci yüzyılda Büyük Fas devleti olan ülkenin toprakları, doğuda Tunus dahil olmak üzere, kuzeyde İspanya’yı da hükümdarlığı altında bulunduracak şekilde genişlemişti. Bu zamanda ülke başşehri Merakeş oldu. Birkaç asır varlığını muhafaza eden devlet, daha sonraları zayıflayarak gücünü kaybetti. Bu zayıflamanın neticesinde sınırları her geçen gün daralmaya başladı ve nihayet Portekiz veİspanyol istilasına uğradı. Daha sonra yapılan savaşlarla on altıncı yüzyılda ülke Portekiz ve İspanyol işgalinden kurtulmuş, on dokuzuncu asra kadar varlığını devam ettirebilmiştir.



Fransa, sömürgeleri arasına katmak için 1830’da Cezayir’i işgal etti. Buradan Fas’ı da sömürge yapmak gayreti içerisine girdi. Bunun yanında İngiltere, İspanya ve Almanya da Fas’ı sömürge yapmak isteyen Avrupa ülkelerinin başında geliyordu. Bu gayret ve çabaları sonunda 1912 senesinde ülkenin kuzeyini İspanyollar, kalan büyük kısmını ise Fransızlar işgal etti. Sömürge haline gelen Fas, İkinci Dünya Savaşında müttefik ordularının önemli bir askeri üssü olarak kullanıldı. Bu savaş yıllarında Amerika Atlas Okyanusu kıyılarında ülkeye çıkartma yaptı. İkinci Dünya Savaşı sonunda diğer sömürge ülkelerinde olduğu gibi Fas’ta da bağımsızlık için sömürgecilere karşı mücadele cephesi meydana getirildi. Bu mücadele, kurulan “İstiklal Partisi” ile hız kazandı. İstiklal partisinin ve dolayısiyle bağımsızlık mücadelesinin en ileri geleni olan Sultan Beşinci Muhammed 1953 senesinde Fransızlar tarafından sürgüne gönderildi. Fransızların Fas’taki bağımsızlık mücadelesini kırmak için yaptıkları bu davranış, ülke halkı ile Fransızlar arasında iki sene devam eden kanlı bir iç savaşa sebep oldu. Savaş, Sultan Beşinci Muhammed’in serbest bırakılıp, tahta çıkması ile son buldu.

1956 senesinde Fas bağımsızlığını bütün dünyaya ilan etti. Bir sene sonra ise Fas’ın emirlik olduğu ve Sultan Beşinci Muhammed’in emir ünvanını aldığı duyuruldu. Yapılan çeşitli çalışmalar neticesinde İspanya ülkenin işgal altında tuttuğu kuzey bölgelerini terketmek zorunda kaldı. 1969 senesinde Atlas Okyanusu sahillerindeki İfni Üssünü de Fas’a bırakmasıyla ülke bugünkü sınırlarına sahip oldu.

Sadece Fas'da değil tüm Afrika'nın belki de en hareketli şehir

meydani Jamaa El Fna Meydanı. Gerçek bir “mucizeler avlusu” diye

adlandirabilecegimiz bu meydan UNESCO Milli Miraslar listesinde

mevcut ender meydanlardan birisidir. Meddahlar, yilan oynatacilari,

dövmeciler, Hokkabaz ve cambazlarin

gösterileri ile senlenen Jamaa El Fna için kisaca “açik hava tiyatrosu” diyebiliriz.

 

1986-1993 yillari arasinda yaptirilan Hassan II camii 

Dünyanin en büyük camisidir. 20 000 metrekare alana kurulu... Caminin içinde ayni anda 25,000 kisi, avlusuyla birlikte 80,000 kisi namaz kılabiliyor.

 

M'hamid de çöle tur düzenleyen bu Fas'lı bize fevkalade güzel rehberlik yaptı...

 

 

 

Gerçek bir Sahra'da uyumak nasıl bir duygu acaba!...Arkadaki çadırlarda uyuduk...

 

 

İtalyan Antonio Alcaro ile yol arkadaşı olduk...

 

 

İtalyan Lorenzo Amirante ile zirvede... Güneş batımına doğru.. Benim kameranın pikseli yüksek olmadığı için ya da çok yüksek kaliteli bir makina olmadığı için görüntü iyi değil.. Oysa yaşadığımız o ortam olağanüstüydü!...

 

 © COPYRIGHT 2008, ALL RIGHTS RESERVED