Can Aktan'la  ARNAVUTLUK'a Yolculuk  

Karadağ'da Budva tatil kasabasını gezdikten sonra Ulçin'e geçtik.. Oradan da kısa bir yolculuktan sonra Arnavutluk sınırına ulaştık... Arnavutluk'da İşkodra'yı gezdik... Kaleden aşağıya ovaya bakınca muhteşem manzaralar görüyorsunuz... İşkodra'ya iki Arnavut gençle gezdikten sonra Tiran'a ulaştık.. Hayal kırıklığına uğradım demek istedim... Doğrusu Tiran'dan başka bir şey beklemiyordum... Enver Hoca'nın kapalı ekonomi modelinin sonuçlarını her yerde görebiliyorsunuz..  Maalesef, şehirde düzensizlik ve yoksulluk hakim...

 
Tiran'ı yarım gün gezdikten sonra El Basan şehrine geçtik.. Ervin kardeşimiz sağolsun bizi Tiran'dan aldı ve birlikte kendi memleketi olan El Basan'a ulaştık... Daha sonra da Makedonya sınırına ulaştık... Arnavutlar ile bizim aramızda Osmanlı'dan gelen köklü bağlar ve dostluklar var.... Arnavutlar güzel ve sıcakkanlı insanlar..
 

ARNAVUTLUK HAKKINDA

Türkçe'deki Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) aşireti olan 'Arvanit'lerin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Arnavutlar ülkelerine kartallar ülkesi anlamında Shqiperia (okunuşu Şipria veya Şiptar) derler. Diger dünya dillerinde ise 'Albania' kelimesi kullanılır.

Arnavutlar, Avrupa'nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca milli kimliğini (aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti oldukları konusunu özellikle vurgularlar.

Arnavutlar, Osmanlılar döneminde ulusal kimliklerini kaybetmemek için en çok direnen millet olarak bilinirlerdi (Arnavut inadı). Diğer Balkan milletleri gibi Arnavutlar da bu dönemde Müslümanlaşmış ve Osmanlı idaresinde sadrazamlık gibi pek çok önemli mevkiye gelmişler ve bu sayede ezeli rakipleri olan Slav milletlerine karşı bölgede kendilerine büyük avantajlar sağlamışlardır.

Osmanlılar'dan Italya'ya kaçmak zorunda kalan Arnavutlar, günümüzde katolikleşmisse de eski bizans-ortodoks adetlerine de sadık kalmışlardır.

17.yüzyıldan sonra müslümanlaşmaya başlayan Arnavutlar, buna rağmen Rumlar veya Ermeniler gibi müslümanlaşınca türkleşmemişlerdir.

Arnavutlar 7.yüzyıldan sonra karşılaştıkları Slav istilasına karşı azınlıkta kalmalarından dolayı, kendilerini destekleyen ve avantaj sağlayabilecekleri her yabancı güçten faydalnmaya çalışmışlardır. Bunun diğer bir örneği de 1. ve 2. Dünya Savaşlarında Almanya, Avusturya ve İtalya'nın destekleriyle Balkanlar'daki Sırp üstünlüğüne karşın tekrardan bölgenin hakimi olmaları gösterilebilir.

Arnavutlar her zaman için ulusal kimliklerini ve aidiyetliklerini öne çıkarmış, aralarındaki din farklılıklarını hiçbir zaman önemsememişlerdir. Bu olgu kendilerinin 'Arnavut Dini'ne mensup oldukları esprisine yol açmıştır. Şu anki halk 1944-1990 arasıdaki komünist rejimin etkisi ile genellikle ateist eğilimlidir. Ancak Osmanlı dönemi öncesi ait oldukları Katolikliğe ilgi de giderek büyümektedir ve bu Avrupa Birliği Hristiyan Demokratlarınca desteklemektedir. Yarı-bağımsız bir Arnavut Katolik Kilisesi mevcuttur.

Sovyetler Birliği'nde başlayan değişim rüzgârlarından en son etkilenen Doğu Avrupa ülkesi Arnavutluk olmuştur. Bunda ülkenin başından beri uyguladığı kendi kendine yeterliliğe dayanan bağımsızlıkçı yöneliminin büyük etkisi olmuştur Temmuz 1990'ın başlarında Tiran'da bazı kişilerin yabancı büyükelçiliklere sığınması olaylarına kadar görünürde ciddi bir olay yaşanmamıştı.

Arnavutluk cumhurbaşkanı Ramiz Aliya 25 Ocak 1990'da yaptığı konuşmasında, Doğu blokundaki gelişmeleri sosyalist çizgiden sapma ve bir felaket olarak niteledi ve Arnavutluk'un bu duruma asla düşmeyeceğini ileri sürdü. Ama çok geçmeden Temmuz 1990'da meydana gelen olaylar halkın rejimden rahatsız olduğunu ortaya çıkardı ve ülke çok hızlı bir değişim sürecine girdi. Ramiz Alia, bu hızlı değişim süreci içinde koltuğunu koruyabilmek için birden radikal bir reformcu kesildi. Halkın tepkisini yatıştırmak için çok partili sisteme geçme kararı aldı. Ardından, iktidardaki komünist Emek Partisi'nin yanısıra Demokrat Parti'nin kuruluşu da resmen kabul edildi. Bunu basın alanında da bazı özgürlükler sağlanarak Demokrat Parti'nin Demokrasinin Doğuşu adlı bir gazete çıkarmasına izin verilmesi izledi.

10 Şubat 1991'de 250 kişilik Halk Meclisi üyelerinin belirlenmesi için seçimler yapıldı. Seçimlerin böyle aceleye getirilmesindeki amaç muhalefet partilerinin teşkilatlanmalarını tamamlamadan, halka kendilerini tanıtamadan ve seçim hilelerinin yapılabileceği ortam mevcutken Emek Partisi'nin devamı olan Sosyalist Parti'nin bir dönem daha iktidarda kalmasını sağlamaktı. Öyle de oldu ve Sosyalist Parti seçimlerde parlamentoda 169 üyelik kazandı. Ancak halk bu sonuçtan memnun kalmadı ve tepki gösterdi. Bunun üzerine 22 Mart 1992'de tekrar seçim yapıldı ve bu seçimlerde Demokrat Parti 92 milletvekilliği kazanarak birinci parti oldu. Bunun üzerine Ramiz Aliya istifa etmek zorunda kaldı ve cumhurbaşkanlığına Demokrat Parti lideri Sali Berişa seçildi. Sosyalist Parti iktidarına da son verilerek Demokrat Parti liderliğinde bir hükümet kuruldu.

Kaynak: vikipedi

Skodra'da çektiğim muhteşem görüntü... Cami minareleri arasında kilise görünüyor...

 

Bir Tiran hatırası... İskender Bey anıtı önünde...

 

 

 

Enver Hoca'nın halkında bıraktığı miraslardan birisi...

Arnavutluk'un her tarafında bu korunaklara rastlayabilirsiniz...

 

 

Skodra bir kaç nehrin buluştuğu harika bir kasaba...

 

Tiran'da bir medrese'yi ziyaret ettik..

 © COPYRIGHT 2008, ALL RIGHTS RESERVED CANAKTAN.ORG