ARNAVUTLUK HAKKINDA
Türkçe'deki
Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) aşireti olan
'Arvanit'lerin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Arnavutlar ülkelerine
kartallar ülkesi anlamında Shqiperia (okunuşu Şipria veya
Şiptar) derler. Diger dünya dillerinde ise 'Albania' kelimesi
kullanılır.
Arnavutlar,
Avrupa'nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca milli kimliğini
(aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti oldukları
konusunu özellikle vurgularlar.
Arnavutlar,
Osmanlılar döneminde ulusal kimliklerini kaybetmemek için en çok
direnen millet olarak bilinirlerdi (Arnavut inadı). Diğer Balkan
milletleri gibi Arnavutlar da bu dönemde Müslümanlaşmış ve Osmanlı
idaresinde sadrazamlık gibi pek çok önemli mevkiye gelmişler ve bu
sayede ezeli rakipleri olan Slav milletlerine karşı bölgede
kendilerine büyük avantajlar sağlamışlardır.
Osmanlılar'dan Italya'ya kaçmak zorunda kalan Arnavutlar, günümüzde
katolikleşmisse de eski bizans-ortodoks adetlerine de sadık
kalmışlardır.
17.yüzyıldan
sonra müslümanlaşmaya başlayan Arnavutlar, buna rağmen Rumlar veya
Ermeniler gibi müslümanlaşınca türkleşmemişlerdir.
Arnavutlar
7.yüzyıldan sonra karşılaştıkları Slav istilasına karşı azınlıkta
kalmalarından dolayı, kendilerini destekleyen ve avantaj
sağlayabilecekleri her yabancı güçten faydalnmaya çalışmışlardır.
Bunun diğer bir örneği de 1. ve 2. Dünya Savaşlarında Almanya,
Avusturya ve İtalya'nın destekleriyle Balkanlar'daki Sırp
üstünlüğüne karşın tekrardan bölgenin hakimi olmaları
gösterilebilir.
Arnavutlar
her zaman için ulusal kimliklerini ve aidiyetliklerini öne çıkarmış,
aralarındaki din farklılıklarını hiçbir zaman önemsememişlerdir. Bu
olgu kendilerinin 'Arnavut Dini'ne mensup oldukları esprisine yol
açmıştır. Şu anki halk 1944-1990 arasıdaki komünist rejimin etkisi
ile genellikle ateist eğilimlidir. Ancak Osmanlı dönemi öncesi ait
oldukları Katolikliğe ilgi de giderek büyümektedir ve bu Avrupa
Birliği Hristiyan Demokratlarınca desteklemektedir. Yarı-bağımsız
bir Arnavut Katolik Kilisesi mevcuttur.
Sovyetler
Birliği'nde başlayan değişim rüzgârlarından en son etkilenen Doğu
Avrupa ülkesi Arnavutluk olmuştur. Bunda ülkenin başından beri
uyguladığı kendi kendine yeterliliğe dayanan bağımsızlıkçı
yöneliminin büyük etkisi olmuştur Temmuz 1990'ın başlarında Tiran'da
bazı kişilerin yabancı büyükelçiliklere sığınması olaylarına kadar
görünürde ciddi bir olay yaşanmamıştı.
Arnavutluk
cumhurbaşkanı Ramiz Aliya 25 Ocak 1990'da yaptığı konuşmasında, Doğu
blokundaki gelişmeleri sosyalist çizgiden sapma ve bir felaket
olarak niteledi ve Arnavutluk'un bu duruma asla düşmeyeceğini ileri
sürdü. Ama çok geçmeden Temmuz 1990'da meydana gelen olaylar halkın
rejimden rahatsız olduğunu ortaya çıkardı ve ülke çok hızlı bir
değişim sürecine girdi. Ramiz Alia, bu hızlı değişim süreci içinde
koltuğunu koruyabilmek için birden radikal bir reformcu kesildi.
Halkın tepkisini yatıştırmak için çok partili sisteme geçme kararı
aldı. Ardından, iktidardaki komünist Emek Partisi'nin yanısıra
Demokrat Parti'nin kuruluşu da resmen kabul edildi. Bunu basın
alanında da bazı özgürlükler sağlanarak Demokrat Parti'nin
Demokrasinin Doğuşu adlı bir gazete çıkarmasına izin verilmesi
izledi.
10 Şubat
1991'de 250 kişilik Halk Meclisi üyelerinin belirlenmesi için
seçimler yapıldı. Seçimlerin böyle aceleye getirilmesindeki amaç
muhalefet partilerinin teşkilatlanmalarını tamamlamadan, halka
kendilerini tanıtamadan ve seçim hilelerinin yapılabileceği ortam
mevcutken Emek Partisi'nin devamı olan Sosyalist Parti'nin bir dönem
daha iktidarda kalmasını sağlamaktı. Öyle de oldu ve Sosyalist Parti
seçimlerde parlamentoda 169 üyelik kazandı. Ancak halk bu sonuçtan
memnun kalmadı ve tepki gösterdi. Bunun üzerine 22 Mart 1992'de
tekrar seçim yapıldı ve bu seçimlerde Demokrat Parti 92
milletvekilliği kazanarak birinci parti oldu. Bunun üzerine Ramiz
Aliya istifa etmek zorunda kaldı ve cumhurbaşkanlığına Demokrat
Parti lideri Sali Berişa seçildi. Sosyalist Parti iktidarına da son
verilerek Demokrat Parti liderliğinde bir hükümet kuruldu.
Kaynak: vikipedi
Skodra'da çektiğim muhteşem görüntü... Cami minareleri arasında
kilise görünüyor...